21 Ağustos 2013

Kafamda Deli Sorular

Her tatil dönüşü içimin böyle dolmasından ve bu günlüğe böyle yazılar yazmaktan sıkılıyorum.Yazıya böyle başlamaktan da nefret etmesem de, kızıyorum kendime.Hayvan gibi kapatıyoruz kendimizi her şeye.Hayvanı niye kapatıyoruz ayrıca?En üstün tür diye kendimizi popohlayıp, yılın bir haftası hatta bir kaç günü şehri terk edip, zincirlerini koparmış (bir hayvan) gibi, olmadığımız bir insan olup çıkıyoruz.
Bu biz değiliz aslında.Anne karnından doğduğumuzda kundaklara sarıp sarmalanan biri olmak zorunda değiliz.Bırakın nasıl doğduysak öyle yaşayayalım, olmaz mı?
Müfredatlar uydurup her sabah belli saatte kalkıp o okula gitmek zorunda mıyız?
Okulu bitirmek, hatta başarıyla mezun olmak zorunda mıyız?Başarılı olduğumuz şey ne?Neyi öğrendik?Öğretmek zorunda mısınız?Bu interneti kullanmak zorunda mıyız?İletişime geçmek için bu fiber kablolara ihtiyacımız mı var?Kullanmayacağım fazla dakikaları satın almak, alınca tüketmek için kendimi zorlamak zorunda mıyım?Müşteri temsilcinize, daha fazla satış yapması için saçma sapan yalanları, doğruymuş gibi kabul ettirmek vicdanınıza sığıyor mu?Ürettikçe tüketime itmeye mecbur musunuz?Sizce de tasarruf etmemiz gerekmiyor mu?Siz ürettikçe dünyayı tükettiğimizi görmüyor musunuz?Kurduğunuz tüketim düzeni tıkanınca, kukla hükumetlerinizi devirip yenisini getiren ve bu yıkımdan nemalanan bir sistem olduğunuzu anlamadığımızı mı sanıyorsunuz?Bütün dünya liderleri savaşı lanetlerken, bu silahları dünyamıza Sylon'lular mı bıraktı?Adam mı yiyorsunuz siz?


Kafamda deli sorular...Serdar Ortaç müzik zannettiği şeyi yapmaya mecbur mu?Bu adamı söz yapmaya iten arkadaşlara sesleniyorum:Sizin vicdanınız yok mu?Bu gençlere acımıyor musunuz?Her sabah metroda kulaklıkla işe giden insanların hala kaliteli müzik seçememesi vicdanınıza dokunmuyor mu?Hangi takımı tutuyorsun sorusuna verilecek cevap mutlaka bir futbol takımı olmak zorunda mı?Daha vahimi, takım tutmak zorunda mıyım?Ofsaytı bilmesem olmaz mı?Erkek tavlası bilmeyenden erkek olmuyor mu?Selpak deyince kağıt mendil mi anlamalıyım?Sahil kıyılarının sadece yaz aylarında ziyaret edilecek yerler olduğunu, şirkette izinlerin yaz ayında kullandırılması gerekliliğini aklımıza sokan kim?Daha iyisi bizi çalışmaya iten ne?Daha azıyla yetinemiyor muyuz?Doğduğumuz evin nesi vardı?Daha iyisinde oturma ihtiyacı nereden çıktı?Evlenmek zorunluluğu da ne?Aile kurmak zorunda mıyız?Ailenin reisi olup otorite kurmak?Bir site toplantısında oy kullanma hakkını istediğimi hiç sanmıyorum.Bu evi istediğimi ve daha ileride daha iyisini isteyeceğimi de...İkinci bir ev, bir yazlık, belki bir yazlık daha almak zorunda mıyım?Ya da eski bir rum köyündeki, bir adadaki, eski, taş bir eve milyonlarca lira verme dürtüsünü bende oluşturan ne?Eşlerle ilgili soruyu sormuştum değil mi?Eşimle aynı arabaya binemez miyiz?İkinci bir arabamız olmak zorunda mı?Arabamız olmak zorunda mı?Bisiklet neyimize yetmez?Daha hızlı gitme arzusu niye?Babam böyle pasta yapmayı nereden öğrendi?Eski bir sahil kasabasına yerleşip emekliliğimi neden orada geçirme planları yapıyorum?Ben emekli olunca o kasaba hangi belediyeye bağlanıp, hayal ettiğim kıyı hangi otele satılır?Emekli olabilecek miyim?Daha önemlisi emekli olmak zorunda mıyım?Emekli olmak için deli gibi çalışıp, bu bedeni, bu zihni yormaya değer mi?


Bunlarla yorduğum için affedin ama sizcede bu işte bir yanlışlık yok mu? Herkesin bildiği balıkçı hikayesi ve türevleri vardır.Zengin bir adam balıkçının birine rastlar.Daha iyi bir tekne, yeni ağlar almasını öğütler.Balıkçı ya sonra?, diye sorar.Adam; daha çok balık tutar, daha çok kazanır, daha büyük bir tekne alabilirsin, der.Balıkçı ya sonra?, diye sorar.Adam, daha çok kazanıp emekliliğinde bir sahil kasabasında rahat edebileceğini, kafa dinleyebileceğini, söyler.Balıkçı da, ben zaten öyle yapıyorum, der.


Sapıtmış gibi eğitim üzerine eğitim yapıp, belge üzerine belge alıyoruz.Hep bir adım yukarı çıkmaya çalışıyoruz.Birileri bize yaklaşırsa daha hızlı yukarı çıkmaya çalışıyoruz.Şansımız varsa hepimiz ihtiyarlayıp, o sahil kasabasına yerleşmeye çalışıyoruz.Sahil kasabasında doğanlarsa, büyükşehri düşlüyor.Canına tükürdüğüm dünyası, herkesi kendi gibi döndürüp duruyor.