03 Eylül 2012

Haydarpaşa ve Antin Penik

Üzerine yapışan bir miskinlik halinin çekip gitmemesini istediğin olmuştur.Tatile çıkacaksındır, daha çıkmadan tatil erkenden başlamıştır sana göre...Dönmüşsündür, ama o miskinlik hali hala gitmemiştir.Öyle bir haldir ki; hayat, gidip gördüğün o bambaşka yerlerde kalmıştır senin için.Eve döndüğünde perdeleri açsan da artık oraların rüzgarı esmeyecektir pencereden içeriye.Şehrin trafiğine daldığında, ne kadar camı açıp gaza bassan da; nemli, yapış yapış hava dolar ciğerlerinden...


İş gününün hemen öncesi tatili sonlandırmak fenadır çoğu zaman...Ertesi gün telefon çalmasın diye bakarsın.Bilgisayarını açıp 10 dakika karşılıklı bakışırsın.E-postalara bakmak istemezsin, gelen önemli bir postaya cevap yazmak mecburiyeti olmasın diye...Msn önünde " oturumu aç" der, kapatırsın.Facebook'u açar, bildirimleri görüp tıklamazsın.Hemen sohbette "çevrimdışı" olursun.Şöyle aşağı doğru hızlıca iner, hiç birine bakmadan kapatırsın.Twitter'ın çoğu, dahi anlamındaki "-de" yi ayrı bile yazmıyordur.Açmaya tenezzül bile etmezsin.İnstagram denen şeye henüz bulaşmamışsındır, aklına bile gelmez.Gezerken gördüklerinden önemli olanlarını içeren bir günlük kaydı yazmak istersin, çok yapmacık gelir, kendinle çelişir, vazgeçersin.

Bu ne olm, "Bir Datça alırsın bağlanırsın, kopamazsın" dicen sandım.(Onu bile Marmaris'e bağladım.Gerçekten bak çok fenalardayım.Ooo, Datça mı ooo?(Bak yine yaptım))(Yok değil Datça falan.Sırasıyla Akyaka, Sedir Adası, Dalyan, Göcek, Fethiye, Ölüdeniz, Kalkan, Kaş.Arada Letoon, Patara, Xanthos!Hatta Letoon'a girelim mi diye yol kenarında beklerken, çatlak bir grup trekinkçi! bize 77 yaşında bi adam kakaladı.Alın bu da Letoon'a gidiyomuş, götürün diye.Adam Alman, 65 yaşında emekli olmuş abicim.Benim gezdiğim yerlerin 3 katını 3'er kere gezmiş.Adama müze kart verseler ülkeyi batırır yani, o derece.Allah'tan yabancılara müze kart yok.Neyse, şimdi konu o değil.Bu gezi, başka yazının konusu.Ölüdeniz:Yamaç paraşütü?-Kaş:Keşif Dalışı? Evet yaptım, ama onları başka zaman anlatçam, gel sen şimdi moddan çıkma.Ne diyoduk, yaz bitti, sonbahar geldi.İşe gitmek için kalktığında hava karanlık artık dimi?Heh, için karardıysa gel aşşa...)

Eylülün gelişine mi rastladı bu yol ayımı nedir? Bir garip oldum.İçimde hiç bir şey yapma arzusu var.(O nasıl oluyorsa)Yapılacakları sıraya koyup koyup, tekrar gözden geçirip, hiçbir şey yapmadan geri oturuyorum mesela.Meren'in günlüğünde okuyordum.Ölüyormuş çocuk susuzluktan.Bol bol su için diye tavsiyeler üzerine tavsiyeler etmiş.Baş ağrısı bile yapar diyor, ki duymuştum da.Ruh haline de iyi gelir diyor.Aldım bir şişe su.Bol bol içiyorum.Kafamı kaldırdım şişeyi dikerken.Üstteki banyonun akan suları tavanı kabartmış.Çok umursamıyorum, nasıl olsa bir dahaki sefere bu odada kalmam diye.Ama şimdiye kadar kaldığım en rahat yataklı otelin, en güzel odası burası.Yatınca şeklini alıyor yatak, mıh gibi kalıyorsun.Her güzelin bir kusuru mu var? diyorum.Yoksa ben kusur bulduğum için mi güzel bu oda?Böyle olduğum için mi geldi bahar?Yoksa bahar geldi diye mi böyle oldu İstanbul?


Sahil olunca, deniz olunca böyle oluyor bir şehir.Her hissi sonuna kadar yaşatmadan bırakmıyor.Adam boşuna atlamıyor köprüden.Dibi yok.Düş düş bitmez!Çoğu düşmeden ölüyormuş zaten...Atlayanlardan birinin paltosu paraşüt gibi yavaşlamasına neden olmuştu.Ölmemişti.Ama canı yanmıştır muhakkak.Kendini  yakıp ölmemek gibi.Antin Penik vardı.Taksim'de, Asala'yı protesto amaçlı kendini yakarak intihar etti ama ölmedi.Çok da yaşamadı bildiğim kadarıyla.Ölmeden önce yapılmış bir röportajı var.O günden bu güne ne ülkemde ne de dünyada değişen hiçbir şey yok.Açlık, terör, savaş, dengesizlikler, adaletsizlikler..."Bu dünyaya 7 milyar insan çok, 5 milyar yeter" diyen pislik zihniyetli insanların ellerinde debelenip duruyoruz maalesef...Hayatın içinde kendimize bir yer ararken, neyin mücadelesini verip vermememiz gerektiği bile bize öğretiliyor.15 sene okula gidip, tecrübesizlerin işe alınmadığı saçma sapan düzenler kuruyoruz.Hiçbir şey bilmeden işe başlayıp, ilk 15 gün hızlandırılmış ve sıkıştırılmış turlarla eğitilip, masa başına oturtuluyoruz.Komşumuzla, sıra arkadaşımızla, meslektaşımızla rekabet eder hale geliyoruz.Halktan çalıp, küresel ağaları besliyoruz.Haydarpaşa'yı yakıp, "bunu yıkmıyorlar mı daha?" diye kendimize soruyoruz.Bir de karşısına geçip resmini çekiyoruz.Ondan sonra fotoğrafa Türkçe bir isim bulamayıp, ona resim denmeeeeez, zinhar çarpılırsın, diye fikirler üretiyoruz.Tartışmalar yaratıyoruz.


Yanan Antin Penik de olsa, Haydarpaşa da olsa, çoğu için değişen bir şey yok.Fotoğrafta Haydarpaşa'nın önünden gezi vapuru geçiyor.Biraz ilgiyi dağıtsa da, baş rolü oynamaya devam ediyor Haydarpaşa...Yerde oturan insanların izlediği ise bağlama çalan genç...Sesini etrafa duyuracak şekilde hoparlör kurmuş.100 metre çaplık alana sesini duyuruyor.Duyan geliyor yani.Önünden gelip geçenlerin izleyicilere bir zararı yok.Anlık görüntü kaybı ama ses sabit...Dinleyiciler için baş rolde bağlamacı genç var.Vuruyor bam teline, en derinden.

Telli turnam selam götür
Sevdiğimin diyarına
Üzülmesin ağlamasın
Belki gelirim yarına cananıma

Bu gencin, her sahil kıyısı mini konserinde olduğu gibi kör olma ihtimali yüksek.Uzaktan izleyenler bunun farkında ama yakından göremiyorlar.Hakkında hayaller kurmak işlerine geliyor.Oysa verecekleri bir kaç bozukluk sayesinde, göz kırparak teşekkür eden gözlerini görme ve meraklarını yenme hakları var.Hayallerinin yıkılmasından mı korkuyorlar?


Hasret kimseye kalmasın
Sevdalılar ayrılmasın
Ben yandım eller yanmasın
Sevdanın aşkın narına canıma

Tam meydanda balık ekmek satan bir tezgah var.Etrafında 15 kişi...Satışlar tavan...Bağlama çalan gencin yakınında da var bir tane ama etrafında kimse yok.Satılmadığına göre mal kötü müdür acaba?Ya balıklar bayatsa?Boş tezgahı görenlerin bakışları bunu anlatıyordu sanki.Ta ki biri cesaret edip alana kadar.Mesela ben...


*Abi ben bunu burada yiyeyim gören gelir.
-Tamam abi, nasıl istersen.
(Karşılıklı gülümseme)

Giderken geri dönen 2 kişi...
-Soğan ister misin abla?
+Yok istemem
Çok kararsız kalıp dönen 3 kişi daha...
+Bizimkiler paket olsun.
2 genç daha...
3 bayan daha...

*Abi bi tane daha yiyim dicem ama millete yetiştiremiceksiniz :)
-(Karşılıklı gülümseme)
*İnanmıyosun di mi?
-Yok abi niye inanmiyim.Her gelen kısmetiyle gelir :)
*(İnanmıyor.Oysa ben inanarak gelmiştim.)

Dönüşte diğer tezgahta hala 15 kişi vardı.

Caddenin karşı tarafında, Marmaris Büfe'de ise Serdar Ortaç çalmaya devam ediyor.Ama ben hiçbir şey anlamıyorum.


Haydarpaşa görünürde, restorasyon sırasında kullanılan elektrik kaynağından çıkan kıvılcım nedeniyle yandı.Bilirkişi, "sabotaj değil, ihmal" demiş.

Antin Penik mi?

O hala yanıyor!

0 yorum:

Yorum Gönder